daha (kitap)

"insanları çaresiz bırak, iç organlarından roket yaparlar!" hakan günday kitabı. siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. adı gazâ. babası bir insan kaçakçısı, gazâ da onun çırağı. henüz 9 yaşında. yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta. "doğu ile batı arasındaki fark, türkiye'dir. hangisinden hangisini çıkarınca geriye türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe türkiye kadar, ondan eminim. ve biz orada yaşıyorduk. her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir boğaz köprüsü anlamına geliyormuş. ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. çıplak ayağı doğu'da, ayakkabılı olanı batı'da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. kursağımızdan geçiyordu hepsi. özellikle de, kaçak denilen insanlar… elimizden geleni yapıyorduk... boğazımıza takılmasınlar diye. yutkunup gönderiyorduk hepsini. nereye gideceklerse oraya… sınırdan sınıra ticaret… duvardan duvara…" (tanıtım bülteninden)2013

filmi çekilmeye başlayan hakan günday kitabı.

çok sevdiğim yazarın, çok sevdiğim kitaplarından bir tanesi. hakan günday okuyanlar ya onu çok sever ya da bir daha okumaz. anlatım biçiminin farklılıgı, kullandıgı kelimeler ya çeker ya da iter "daha" da öyle bir kitapti. beni fazla çekmiş, iyi ki de çekmiş; hakan günday candır

az önce gördüm, filmi çekiliyormuş! :)

filmin afişi yayınlamış bulunmakta buyrun efenim başrolde ahmet mümtaz taylan, yanında tuba büyüküstün olacakmış. yönetmen koltuğunda da onur saylak var. tuba ve onur evdeki uyumlarını umarım sete de yansıtabilirler. aksi takdirde böyle güzel bir kitabın piç ( kelime oyunlu gönderme yaptım eheheh ) olmasından korkuyorum. her şey bir yana yeraltı edebiyatını sinemaya nasıl aktaracaklarını irinti edici derecede merak etmekteyim. umarım ortaya çok güzel bir şey çıkacak

bu kitabı okuyanla saatlerce konuşabilirim filmi izlemek konusunda kararsızım çünkü hayal dünyamda her şey daha farklı

okuduğunuz zaman yüzünüz de buruk bir gülümseme bırakacak bir kitap. ''yıllar önce okuduğum işe yaramaz bir kitaptaki tek işe yarar cümle şuydu: i̇nsanın kullandığı ilk alet, başka bir insandır...''

"kapkaranlık bir uzay boşluğunun içinde, masmavi,yemyeşil,bembeyaz bir küre! kesinlikle anlaşılmıyordu üzerinde çocuk sikildiği" okumak için mide gerektiren kitap.

kurgusu -bana göre- sonlara doğru gereksiz bir yere evrilmiş olan hakan günday romanı. yine de yazarın bileceği iş, saygısızlık etmek istemem. anlatımı gayet güzel fakat -üstteki entryde de belirtildiği üzere- mide gerektiren, insanın vicdanını rahatsız eden bir üslup söz konusu. onun dışında kitaptan çok beğendiğim bir yeri eklemek istiyorum: --- spoiler --- kahramanlara, görevlerini, halk değil, kendileri verirdi. dolayısıyla kahramanların halktan hesap sorma hakkı yoktu. kahramanlar, cesur ve aptal insanlardı. halksa korkak ve kurnazdı. anlaşmaları mümkün değildi. ancak rastin, halktan hesap sormaya kalktığına göre, o kadar da aptal değildi.o, gerçek bir liderdi. gerektiği kadar kahraman, gerektiği kadar halktan. bu da onu, cesur ve kurnaz yapıyordu ki en tehlikeli insan türü oydu. --- spoiler ---

insanı ruhen derinden sarsan ama bir o kadar da güzel olan hakan günday romanı. --- spoiler --- dordor ve harmin adamdır. --- spoiler ---

az'ı kinyas ve kayra'yı üstüne de zargana'yı koyuyorum. ki bence üçü de harikaydı. yine de bir daha etmez. üçünün acısını toplayın daha'ya biraz yaklaşmış olur.

daha ilk cümlesinden itibaren beni kendisine esir etmiş olan hakan günday kitabıdır. aynı zamanda onur saylak’ ın yönetmen koltuğunda oturduğu, ahmet mümtaz taylan’ın başrolde oynadığı filmi de olan kitaptır.

hakan Günday'ın muhteşem romanı. 2017'de bu kitaptan esinlenilen bir film vizyona girmişti. yönetmeni, onur Saylaktı. ahmet mümtaz taylan kötü karakterdi filmde. ne büyük oyuncu! eleştirim, kitaptaki en can alıcı noktada filmin bittiği. onun dışında güzel filmdi. ayrıca, sansür yediği için vizyona 40 salonda girmişti. neden olduğunu filmi izleyip, kitabı okuduğunuzda konuşalım. fragman

hakan günday'ın aynı adlı kitabından kısa bir kesidi içeren film an itibariyle netflixe gelmiştir. kitabın çeyreği bile olamaz ama yine de izlenir.

Kitabı ile filmi arasında inanılmaz fark var. Filmde "daha" vurgusu bile yok. Film benim açımdan hayal kırıklığı olarak kalacak. Sağlam bir psikolojiniz yoksa kitabı okumanızı da tavsiye etmem.

Bir Hakan Günday kitabı. Kitap hakkında bilgi için şu entry faydalı (#620246) Bu kitaptan uyarlanmış aynı adlı bir film mevcut. Kitabı okumadan filmi izlemek gibi bir hata yaptım siz yapmayın :\ (bkz: sözlük yazarlarının mallıkları )

bu kitabı kalp krizi geçirmeden ya da depresyonun dibini görmeden bitirebilirsem derin bir nefes alacağım. önce elimden düşmüyor, bir süre sonra bir kenara atıyorum artık nefes alabileyim, yeterrr diye. otomatik portakal'daki alex delarge karakterinden sonra en nefret ettiğim ama bir o kadar da nefret edemediğim ikinci karakter oldu gaza. fakat alex, gaza'nın yanında kim köpek aq gibi bi durum söz konusu. kitabın akıcılığı ve yazarın üslubuna diyecek bir lafım yok, tek diyebileceğim nefes kesici çünkü kitabı sadece incelemek için açmıştım ve daha birinci sayfasını bitirdiğim gibi satın alıp okumaya başladım.